17 Kasım 2011 Perşembe

Amsterdam Gezi Rehberi

Geçen yazdan kalma gezilere devam. Herhalde yurt dışında yaşamanın en cazip yanı kolay ve ekonomik gezme olanakları olsa gerek. Uygun zamanda alınan bir uçak bileti, internet üzerinden erken yapacağınız bir rezervasyon ile çok rahatlıkla Avrupa üzerinde istediğiniz yere gidebilirsiniz.

Şimdi size geçen yıl yaz tatilinde eşimle yapmış olduğum Amsterdam gezimi size anlatacağım. Şimdiye kadar gezmiş olduğum yerler içinde bana en sıcak gelen şehirlerden birisiydi Amsterdam. Bunun için bu şehre seyahat etmeyi düşünenlere rahatlıkla tavsiye edebilirim.


İlk önce otel konusunda birkaç tavsiyede bulunacağım. Özellikle Amsterdam çok büyük bir şehir değil. Özellikle merkezi sayılabilecek turistik yerler. Şehir merkezindeki (ekonomik sayılabilecek) otellerin çok eski olduğunu söyleyebilirim. Bunu oteller konusunda araştırma yaparken fark etmiştim. Bu nedenle ben şehir merkezine çok yakın olmayan ama tramvay ile rahatlıkla ulaşılabilecek bir otel seçtim. İsmi Tulip Inn Amsterdam City West idi. Yeterince temiz ve ekonomik fiyatlı büyük bir oteldi. Bu otelle ilgili daha güzel olan şey ise otelin Amsterdam'daki Türk mahallesi içinde yer almasıydı. Daha önce Paris'te yemek konusunda çok sıkıntı çektiğimiz için Amsterdam bize çok rahat geldi. Kimisi gittiği yerin mutfağını merak edebilir ama ben İngiltere'de bir çok mutfağı denediğim için artık Türk mutfağından başka bir şey aramıyorum. Ne varsa Türk mutfağında var, bu biline :) Birde kimi şeyleri yeme-yememe konusunda hassasiyetiniz varsa gezilerde işiniz daha zor.. Bu nedenle Amsterdam'da bulunduğumuz üç gün içinde Karadeniz fırınından simit alıp, gurbetçi vatandaşımızın sofrasından getirdiği sıcacık Türk çayı ile kahvaltımızı ettik, hemen yanı başındaki Türk marketinden alışveriş yapıp, otelde yedik içtik. Güzeldi işte ;)

Neyse otel konusunu böylelikle geçtikten sonra, gezi planı konusunda size 2-3 günlük bir geziyi tavsiye edebilirim. Sıkı bir gezi planı ile 2 günde, rahat bir gezi planı ile 3 günde Amsterdam'ı gezmek mümkün. Dediğim gibi çok büyük bir şehir değil Amsterdam. Bir kanallar şehri, temiz ve nezih bir şehir. Ben çok etkilendim. Aslında duymuşsunuzdur belki Hollanda'da belli ölçülerde esrar kullanımı serbest. Burada Coffe Shop denilen kafe tarzı yerlerde çeşitli şekillerde Marihuanna satışı yapılmakta ve bu satışlar yasal. Bu nedenle bu ülkeye kimileri sadece turistik nedenlerle değil, esrar kullanmak için de gelebiliyor. Ben tüm bu serbestliğe rağmen şehri tahminimden temiz ve nezih buldum. Tabii ki gündüzleri :) Gecesini bilemem. Biz havanın kararmasıyla birlikte kendimizi otele atıyorduk :)

Schiphol Havalimanı
Eğer Amsterdam'a havayolu ile gelecekseniz ineceğiniz Schiphol Airport. Buradan şehir merkezine rahatlıkla otobüs veya tren ile gelmeniz mümkün. Bunun için oradaki danışma görevlisine veya turizm ofisine sormanız yeterli. Hollanda'da resmi dil olarak Hollandaca (Dutch) olsa da her tabela da İngilizce'yi de görmeniz de mümkün. Tramvaylarda bile anonslar iki dilde yapılmakta(Hollandaca ve İngilizce). Bu nedenle İngilizce bilen birisinin bu ülkede problem yaşama ihtimali yok. Mesela şehirde karşılaşmış olduğum herkes benimle İngilizce konuştu, gayet akıcı şekilde de İngilizce konuşuyorlar. Hele bir otobüs şöförüne yol sorduğumda öyle güzel bir şekilde cevap vermişti ki, ben İngiltere'de bile o kadar güzel konuşan birini görmedim desem bilmiyorum abartmış mı olurum :) Ama şurasını rahatlıkla söyleyebilirim ki Londra'da yaşayan bir çok kişiye göre çok daha iyi İngilizce konuşuyorlar o kesin..

Hollanda; peynirleri, laleleri, inekleri, bisikletleri, tahta ayakkabıları, yel değirmenleri ve sosyal hakları ile ünlü bir yer. Dolayısıyla buraya gelirken nelerle karşılaşacağınızı iyi bilmeniz lazım. Amsterdam şehir merkezinde yel değirmeni beklemeyin ama maketlerinden bol miktarda bulabilirsiniz :) Veya artık sadece turistik amaçlarla satılan tahta ayakkabılarından..

Asterdam içinde bir çok turistik öğeyi arındıran bir şehir. Parkları, meydanları, kanalları, kafeleri, tekne turları, müzeleri ve pazarları ile dolu dolu bir tatil geçirmeniz olası. Tabii ki bu doluluk belli bir maddi masrafı da getirmekte. Fakat şehrin turizm yetkilileri bu konuda çok akıllıca davranarak turistler için bir kart geliştirmişler.

Bu kartın adı; I amsterdam

Bu kart ile şehir içinde ulaşım hizmetlerinden ücretsiz faydalanabilir, hemen hemen tüm müzelere ücretsiz girebilir, tekne turu yapabilir veya kimi restauranlarda indirimli yemek yiyebilirsiniz. Kartın 24 saat (39 Euro), 48 saat (49 Euro), 72 saatlik (59 Euro) versiyonları bulunmakta. Siz gezi planınıza uygun olanı satın alabilirsiniz. Fiyatı size fazla gelmesin. Gezinizi normal fiyatından çok daha ucuza getirecektir. Bir de kartı aldıktan sonra nasıl olsa bedava diye bir çok müzeyi gezmesi de cabası :) İşte size dolu dolu program, daha ne istersiniz ki?

Neyse ben size daha fazla kart reklamı yapmayayım da linkini vereyim, siz bir inceleyin;

http://www.iamsterdamcard.com

Kanallar Şehri














Amsterdam'da belli başlı gezilecek yerler;

  • Dam Meydanı
  • Rijksmuseum Amsterdam
  • Van Gogh Museum
  • Anne Frank House
  • The Albert Cuypmarkt (Açık hava pazarı)
  • Rembrantplein veya Leidseplein (Eğlence merkezleri)
  • Kanal turu
  • Vondelpark

Yukarıdakileri kısaca açıklamam gerekirse;

Dam Meydanı her daim kalabalık, Amsterdam'ın simgesi haline gelmiş bir alan. Burada hava güneşli ise herkesin yaptığı gibi meydanda oturup güneşin tadını çıkarabilirsiniz.

Rijksmuseum ve Van Gogh Museum Amsterdam'ın ünlü resim-sanat müzeleri. Sanattan ve resimden hoşlanananların burada çok vakit geçireceğinden eminim. Mesela Rijksmuseum'de Hollandalı ressam Rembrandt'ın ünlü eseri The Night Watch'ı ve daha bir çok ressamın resmini görebilirsiniz. Aynı zamanda bu müze bir çok sanat eserini de bünyesinde barındırıyor. İlginizi çekeceğinden eminim.

Aynı şekilde de Van Gogh Museum'da Van Gogh'un ünlü resimleri Sunflowers, The Potato Eaters, The Yellow House ile birlikte daha bir çok resmini görebilirsiniz.

Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi sorusuna burada bir yorum getireceğim. Normalde çok okuyanların bileceğini düşünenlerdenim ama eğer ben bu müzeleri gezmeseydim muhtemelen bu ressamları ve eserlerini hayatım boyunca tanımayacaktım. Çünkü sanat okuma alanıma giren bir konu değil, demek ki sadece okumak değil, gezmekte insana bilgi ve görgü kazandırıyor(muş:)

Bu şehre geldiğinizde tekne ile kanal turu yapmanızı muhakkak öneriyorum. Amsterdam bir kanallar şehri olduğu için şehri bu kanallar vasıtası ile tamamen görme fırsatınız oluyor. Bu sayede gitmeye fırsat bulamayacağınız yerleri görme imkanına sahip olabilirsiniz. Ayrıca şehir kanallarda gezerken çok etkileyici gözükmekte. Eğer i amsterdam kartı aldıysanız bu kartın içinde bedava kanal turu bulunmakta.

Anna Frank House'da size ünlü yazar Anne Frank'ın hayatından kesitler sunmakta. Eğer evin önündeki uzun kuyruktan fırsat bulabilirseniz gezin derim.

The Albert Cuypmarkt  için Amsterdam'ın en büyük açık hava pazarı diyebiliriz. Burada özellikle bayanların kendilerine çok şeyler bulabileceğinden eminim. Eşimden tecrübeliyim :) Fiyatları da gayet makul. Onun dışında Amsterdam'da The Bloemenmarkt adında büyük bir çiçek pazarı da bulunmakta. Buradan hediyelik lale soğanı veya çiçek satın alabilirsiniz. Güzel bir mekan, mutlaka uğrayın. Son olarakta; ismi yok galiba ama Joods Historisch Museum'a yakın bir yerde büyük bir bit pazarı var, çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı fiyatları çok uygun bir yer. Hediyelik eşya alışverişinizin bir kısmını buradan yapabilirsiniz. Biz Hollanda'nın meşhur tahta ayakkabılarından gayet makul bir fiyata buradan satın almıştık. Bu pazar Waterlooplein denilen bölgede, tramvaydan indiğinizde hemen fark edeceksiniz.

Vondelpark için Amsterdam'ın en büyük ve en güzel parkı diyebiliriz. Parkın içinde bisiklet rotaları, kafeler, oturma alanları mevcut. Dinlenmek ve güzel vakit geçirmek ideal bir yer.

Eğlenceden hoşlanıyorsanız Rembrantplein veya Leidseplein bölgeleri size göre demektir. Buradaki mekanlarda gönlünüze göre yemek yiyebilir, içkinizi içebilir veya alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca bu alanlarda gün boyunca bir çok sokak etkinliğini de görmeniz mümkün.

Yukarıda bahsetmediğim bir şey ise Amsterdam'ın Red Light District denilen Kırmızı Fener Bölgesi'dir. Yazının başında bahsetmiştim, bu ülke sosyal hakları ile de tanınan bir yer. Mesela belli ölçülerde esrar kullanımının serbet olması, resmi olarak eşcinsel evliliğe izin vermesi ve fahişelerin kimi haklarını koruması gibi.. Red Light District denilen yerde sex turizmi için ayrı bir bölge oluşturmuşlar ve bu bölgeyi bir turizm merkezi haline getirmişler. Şehri gezmeden önce internette araştırma yaparken bu yer ile ilgili çok yazıya rastladım. Neden bu kısmı ön plana çıkarıyorlar anlamış değilim. Kapitalist sistem işte; izin veriyor ama sömürme konusunda sonuna kadar faydalanıyor.

Ressam Rembrandt'ın yatağı
Tüm bu yerler dışında eğer I amsterdam kartınız varsa daha bir çok müzeyi ücretsiz gezme imkanına sahipsiniz. Ben size özellikle bir kaç müze daha tavsiye edip, yazıyı toparlayacağım. Bunlardan birincisi; Museum Het Rembrandt-Huis . Burası Ressam Rembrandt'ın yaşadığı ev, müze haline getirmişler. Bir ressamın hayatından kesitler sunuyor, bana gayet ilginç geldi. Gezmenizi tavsiye ederim. Orada evin yatakları çok dikkatinizi çekecektir eminim. Odanın içinde gömme dolaba benzer uzanarak yatmanın imkansız olduğu küçücük yataklar var. İnsanlar o zamanlar Hollanda'da bu şekilde yataklarda yatıyorlarmış. Eğer uzanarak yatarlarsa kanın beyinlerine hücum ederek onları öldüreceğine inanıyorlar ve bu nedenle için yarı uzanık vaziyette uyuyorlarmış. İnsan üzülüyor doğrusu, yarı uzanık yatarak hayat biter mi? Otobüste koltuğu yatırmış uyumaya çalışıyor gibi :)

Onun dışında Heritage Amsterdam Museum ilginçti. Burada Amsterdam'ın tarihine dair bir şeyler görebilirsiniz. Veya Amsterdam Tulip Museum, Diamond Museum'da ziyaret edilebilecek müzelerden. Birinde Hollanda'da lalenin gelişim hikayesini, diğerinde Hollanda'nın elmas endüstrisi ile ilgili serüvenini öğrenebilirsiniz. Bunlar sizin ilgi alanınıza göre karar vereceğiniz şeyler. Ayrıca Amsterdam'da Hollanda'nın en büyük bilim müzesi science center NEMO'da gezilebilecek yerlerden. İlginç bir mimarisi var. Biz vaktimiz olmadığından ve Londra'da Science Museum'u gördüğümüz için burayı gezmedik.

Yaya yolu-Bisiklet yolu-Araba yolu-Tramvay yolu 
Son olarak ulaşım konusuna değineyim. Amsterdam'da ulaşım sorununu ise çoğunlukla tramvay ile çözeceksiniz. Eğer I amsterdam kartınız varsa tramvayı ücretsiz olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca tramvay yerin üstünde gittiği için şehri görmesi de ayrı bir zevk. Havalimanına gelmek için kullanacağınız Amsterdam merkez tren istasyonunda emanet kasaları da bulunmakta. Otele yerleşmeden önce veya otelden ayrıldıktan sonra şehri gezmeye devam etmeyi düşünüyorsanız bu emanet dolaplarını kullanabilirsiniz. Emanet dolapları sadece banka kartı ile çalışmakta. Herhangi bir banka kartı veya kredi kartı ile ödemeyi yapabilirsiniz.

Sanırım yeterince uzun ve açıklayıcı bir yazı oldu. Yeni yılda yeni gezilerle karşınızda olacağım. Şimdilik herhangi bir gezi planım yok ama hele şu kış mevsimini bir geçirelim, baharla birlikte tekrardan canlanmaya başlarız :)

Yeni bir gezide ve dolayısıyla yeni bir yazıda görüşmek dileğiyle... 

3 yorum:

  1. Elinize emeğinize sağlık. Yorumlarınızdan Amsterdam gezimizi planlarken çok faydalandım. Dediğiniz gibi genelde (nedense) bloglar hep red light ile bir de kanal gezisi üstünde durmuşlar. Benim için önemli olan diğer yorumlarınız önemliydi. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık gayet açıklayıcı güzel bir paylaşım olmuş... Bu yaz yapacağımız gezide tecrübelerinizden faydalacağımızı umuyorum. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel özetlemişsiniz. Nokta atış bilgiler.
    Elinize sağlık

    www.amsterdamda.com

    YanıtlaSil